TEMEL KONDİSYONEL

ÖZELLİKLERDEN BİRİSİ OLAN

SÜRATE GENEL BİR BAKIŞ

 

Cahit YÜKSEL

 

  SÜRATİN MEKANİĞİ: 

   Sürat spor alanında en önemli kondisyonel özelliklerden birisidir. Sürat ile ilgili yarışma dallarında (100 – 200m) süratin yarışma başarısına doğrudan etkisi açıktır. Fakat bunun dışında sürat spor oyunları ve mücadele sporlarınsa da önemli bir rol oynar.

 

Sürat en fazla yeteneğe dayanan kondisyonel özelliktir. Bunun en güzel örneği Batı Almanya Atletizm federasyonunun (DLV) sporcularında görmekteyiz. DLV sprinterlerinin çalışma düzeyleri yüksek derece arttırıldığı halde son verim düzeyleri kuvvet ve dayanıklılık sporcuların verim düzeylerine göre artış göstermiştir.

 

Süratle ilgili yarışma dallarında gerekli kassal ve işlevsel şartlar yetenekli ve çeşitli faktörlerin bir ürünüdür. Bu nedenle sürat disiplinlerinde olumlu bir seçim yapmak güçleşir. BALSEWITCH/SIRIS (1970) her ne kadar antropometrik özellikleri seçim kriteri olarak değerlendirilmişse de bu hipotezi başka araştırmalar çürütmüştür ve sürat özelliğinin antropometri değerlere bağlı olduğu ispatlanamamıştır. Çok kısa ve uzun boylu sprinterler vardır. Örneğin SYME 1.89 boyunda 10.2 MURCTISAN 1.57 boyunda 10.3, MEUSEL (1969) göre, sprint koşularında verimli artışı en fazla %20-30 olduğu halde kuvvet ve dayanıklılıkla ilgili sporlarda %100 kadardır. Teknik oranın hareketle artması süratin geliştirilebilme imkanınıda artırmaktadır. Örneğin, sürat pateninide ve yüzmede sürat tekniğinin mükemmelleştirilmesinden dolayı %100 kadar artırılabilir.

 

Sürat özellikleri değişik spor dallarında branşa özgü bir yapıda karşımıza çıkmakta ve kullanılmaktadır. Bu açıdan süratin değişik branşlarda kullanılabilmesi için branşların iç ve dış yapısal özelliklerinin birbirine yakın olması gerekir. Örneğin, Cirit atan bir sporcunun Hentbolda da kollarının çabukluğu ve süratini kullanması daha kolay olmaktadır.

 

Sürat çoğu kez sprintteki nitelikle asitlenmektedir. Sprintler süratle ilgili sporcunun en baş örneğidirler. GUNDLACH (1968) sürati en büyük hızla ilerleyebilme yeteneği olarak tanımlamaktadır. Fakat bu temel özellik olan sürati anlatabilmek için yetmez. Bazı sürat özellikleri kombine özellikler olarak görülmektedir. (çabuk kuvvet, süratte devamlılık). Bu açıdan sürat antrenmanı bir komplex antrenman yapısı gösterir. Çok basit olarak sürat, bir uyarıya çabuk tepki göstermek ve hareketi yüksek bir hızla yapabilmek olarak tanımlanır. ZACIROSKIJ, süratten motorik bir aksiyonu mevcut ortamda en kısa süre içerisinde tanımlama yeteneği olarak tanımlamaktadır.Bu tanımdan kısa süreli eylemler kastedilmektedir ve sürati 3 bölümde  incelemektedir.

 

1-       Hareketin reaksiyon süresi

2-       Hareketin hızı

3-       Hareketin temposu (frekansı)

 

                  Tek hareketlerin veya arka arkaya hareketlerin yapısı da sürati bölümlendirmek için başlangıç noktasıdır. Buna göre sınıflandırma yapacak olursak:

1-        Reaksiyon sürati (tepki süresi)

2-        Devirli hareket sürati

3-        Devirsiz hareket sürati

 

 Fiziksel açıdan bakıldığında süratin çoğu kez hızla eşitlendiğini görürüz.Bu doğru değildir. Hız= yol/zamanın oranıdır. V=S/T m /sn ve hareket eden bir nesneye etki eden ve bu nesneyi ivmelendiren kuvvet sonucudur ve sporda ortalama hız, sürat olarak adlandırılmaktadır. (2)

 

Sürat aynı zamanda yeni bir etki sebebidir. Hareket için geçen süre ne kadar kısa ise sürat o kadar yüksektir. Burada tepki sürati işin içine katılmaz. Bu tanım hem devirli hem de devirsiz sürat için geçerlidir. Devir ve devirsiz süratin, tekniğin yani sıra kuvvetle, hem de çabuk kuvvetle ve çabuklukla yakın ilgisi vardır. (1)

 

Konuyu ilgisi bakımından çabukluğu tanımlayacak olursak “ Kasların mümkün olan en kısa zamanda dış dirençlere karşı vücudun veya vücudun bir kısmının dirence rağmen eklemleri harekete geçirebilme özelliğidir. “

 

Fiziksel olarak çabukluk ani hızdır. Yani cismin aldığı yolun gerekli zaman oranının bu zaman sıfıra yaklaştığı vakit aldığı limit değeridir.

 

Ani hız= Sonsuz küçük yol uzunluğu/gerekli sonsuz küçük zaman V= s/t hız yolun zaman göre türevidir. (2)

 

Sürat bir kütleye, bir kuvvetin etkilemesi sonucu doğar. Süratin kuvvete olan bağımlılığı direk bir bağımlılıktır. Çünkü sürat kuvvet olmadan geliştirilemez. Eğer sporcunun azami hızının geliştirilmesi gerekiyorsa, büyük kuvvetleri de geliştirebilecek durumda olması gerekir. Burada erişilen hız yüksekliği kuvvetin etkisine (ımpus) bağlıdır. Buda nesnenin hızı ile ağırlığının çarpımıdır. Metrexkg/sn Burada kuvvet ve sürat birbirleri ile ters orantılıdır. Azami hareket hızları sadece düşük dış dirençlerde yapılan hareketlerle mümkündür. Dış dirençler büyüdükçe hareket hızı azalır. Bu açıdan dinamik ve statik maximal kuvvet seviyesine göre kaliteli sprinterlerin  verimi belirlenemez. Verim artışında çabuk kuvvetin etkisi önem kazanır.

 

Yüksek bir hareket hızına ve az miktarda dış yükler söz konusu iken randuman sınırlayıcı faktörler sinir tendonlarının hareket sınırı içindedir.Bu ilişki içerisinde sürat sporcuları kendilerine olağanüstü işlev, yüksek koordinasyon ve sinir sisteminin yüksek derecede beceri yeteneği ve hareketliliği ile belirlenir.

Devirli sürat sporlarında, uyarı sonucunda kasılıp gevşeme süreci yüksek frekansla olur. Buna göre merkezi sinir sisteminin arka arkaya çabuk tekrarlanan ve patlayıcı olarak mümkün olduğu kadar çok  kas grubu harekete geçirici  yüksek frekanslı uyaranlar vermesi gerekmektedir. Bu sinir sistemi ve kassal ilişkinin bir arada oluşturdukları hareketlilik yeteneğine dayanır. Burada kasılma ve gevşeme çabuk olarak değişmektedir. Bu ilişkiler içerisinde, süratin yada burada ortaya çıkan komplex hareket uyaranlarının sadece:

1-       Azami hareket süresine

2-   Azami kuvvete bağlı olarak verim artışını mümkün kıldığından yola çıkılmalıdır. Deneyimler azami hız düzeyinin bir ölçüde düzeltilmesinin güç olduğunu öğretmiştir. (Zaciroskij 1972)

 

Sürat özelliğinin biçimsel farklılıkları (reaksiyon süresi, hareket hızı, hareket frekansı) sürekli bir metodik geçerlilik ortaya koyarlar. Bununla birlikte süratin birleşik bir yapıda reaksiyon süresinin, hareket hızının, hareket frekansının aracılığı ile geliştirilip geliştirilemeyeceği sorusu tartışılabilir.

 

Sporda sürat sadece çok faktörlü özellik değildir. Aksine özgül, hareket startlarına ve sportif tekniklere bağlıdır. Çünkü reaksiyon süresi hareket hızı ve hareket frekansı gibi faktörler sadece organizmanın ve onun bölümlerinin belirli biçimde yer zaman değişimleri ile ilişkisi içinde gelişirler, böylelikle sürat çeşitli spor türü grupları bakımından:

 

Devirli spor türlerinde sürat

Devirsiz spor türlerinde sürat olarak ayrılabilirler. Hareket yapısının yanında dış dirençlerin değişmeside sürat özelliklerinin ayrıştırılmasına yarar. FETZ, BERNHARD, BALL REICH (1969) bunun için reaksiyon süratinin yanında motorik aksiyon sürati motorik kuvvet süratini ortaya koyarlar.

 

Yüksek dirençlerde kuvvet sürati, küçük dirençlerde aksiyon sürati kullanılır. Kuvvet sürati, sprinter, atlayıcı, sürat patencilerinde.  Aksiyon sürati ise skiping, dripling ve yerinde koşularda boks, eskrim gibi sporlarda kendisini gösterir.

 

LETZELTER ise kuvvet ve hareket süratinin aynı anda:

1-  Motorik hareket sürati (çabukluğu)

2- Lokomorotik sürat şeklinde görüldüğünü belirtir.Motorik hareket sürati, sürat özelliklerinin verim düzeyleri bakımından aşağıdaki faktörler analiz edilebilir.

 

1-  Reaksiyon (tepki) süresi

2-  İvme

3-  Süratte devamlılık (BALLREICH 1970)      

 

 

SÜRATİN TÜRLERİ

                

                  1- Reaksiyon sürati:

                  Bir impulsa karşı kasın göstermiş olduğu ilk tepki süresine reaksiyon süresi denir. Bunun sonunda gösterilen tepkinin süratine de  reaksiyon sürati denir. Diğer bir deyimle reaksiyon sürati bir hareketin gerçekleşmesi için algılama ve tepki gösterme yeteneğidir.Reaksiyon zamanı içerisinde farklı işlemler oluşmaktadır. Bunlar:

                 

 - Duyu organlarının impulslara algılaması

 - Uyarının merkezi sinir sitemine gelmesi ve emrin oluşması

 - Oluşan emrin kaslara iletilmesi

 -Emrin kaslara ulaşmasından sonra, kasta mekanik bir olayın oluşması

                

                Yapılan çok sayıda inceleme ve araştırma neticelerine göre dünya çapındaki sprinterlerin özellikle mukavemet sporcularına kıyasla daha bir reaksiyon zamanına sahip olduklarını göstermektedir.

 

SPRİNTERLERDE

ERKEK

BAYAN

Motor reaksiyon zamanı (sn)

Çıkıştaki reaksiyon zamanı (sn)

Çıkıştaki toplam zaman (Sn)

0.111

0.136

0.37-0.39

0.121

0.141

0.40-0.42

Orta mesafe koşucularında: 0.149

Kısa mesafe koşucularında: 0.169

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                Reaksiyon hızı büyük ölçüde impulsların iletim hızına bağlı olduğu için kas yapısında da görüldüğü üzere bacak extansor kaslarının patlayıcı kuvveti ile yakın ilişkisi vardır. (3)

 

2. İVME

İvme denilince hareket impulsunun tanımlanmış bir zaman kesitindeki değişimi anlaşılır. İki zaman noktası kuvvet – zaman fonksiyonunun integrali,; kuvvet tepkisel gücünün yada kuvvet impulsunun büyüklüğünü temsil eder. İvme yolunun uzunluğu sinirli değilse bu durumda ivmenin karakteristiği büyüklük üzerinde etkili olmaz ve de göreve büyük güçlerin daha az süre yada küçük güçlerin daha uzun süre etkili olması ivmelendirme için bir şey ifade etmez ancak insanın anatomisince belirlendiği gibi ivme yolu sınırlı ise optimal ivme gerçekleştirebilmek için ivme yolunun başından sonuna kadar büyük kuvvetlerin etkili olması gerekir. İvmenin çeşitli teknik hareket olaylarında bulunan temel olarak iki şekli vardır;

1- Sakin bir durumdan kazanılan ivme (her türlü start)

2- Hazırlanan bir harekette ivme ( Titreşimli, etkilemeli hareket gibi)(1)  

 

İvmelenme yeteneği, performansı etkileyen en önemli faktörlerden birisidir. Genel olarak 100m yarışı içerisinde ilk 30m zamanı ivmelenmeyi ölçmek için kullanılmaktadır. Performans düzeyi ne olursa olsun hemen hemen bütün sprinterler 30 ile 60 metreler arasında maksimal süratlerine erişmektedirler. Ancak ivmelenmenin kalitesi veya başka bir deyişle artma oranı ve ulaşılan maximal sürat, direk olarak performansla sprinterlerin kalitesi ile ilgilidir.

 

87 DÜNYA ŞAMPİYONASI 100M YARIŞI İÇİNDEKİ 30M DERECELERİ

BAYANLAR

Final Durumu

1-Gladisch

2-Drechsler

3-Ottey 

4-Williams

Seçme

4.31

4.31

4.25

4.23

Ç.final

4.22

4.29

4.22

4.17

Y.final

4.14

4.28

4.18

4.26

Final

4.15

4.25

4.17

4.24

ERKEKLER

1-Johnson

2-Lewis

3-Steward

4-Christie

3.87

3.93

4.00

4.00

3.82

4.05

3.92

4.01

3.83

3.98

3.96

3.69

3.80

3.91

3.98

3.97

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                                                        (Moravec ve Art 1990)

 

3.MAKSİMAL SÜRAT

Maksimum sürat, sprint branşlarının en önemli öğesidir. Bununla birlikte yüksek düzeyde performansının yüksek maksimal sürat ile yapılabileceği kabul edilmektedir. Bir başka deyişle; yüksek düzeyde ancak yüksek maksimal sürat değerleri ile sağlanılabilir. Ancak yüksek sürat iyi bir performansının garantisi değildir.

 

4.SPRİNTTE DEVAMLILIK

Kısa olduğu kabul edilen 100 metrede bile sprintte devamlılık performansının belirgeni kabul edilmektedir. Elde edilen veya koşu sırasında ulaşılan hızın mümkün olduğu kadar uzun süre korunması gerekmektedir. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi ne reaksiyon zamanına ivmelemede maximal koşu hızı, performansında her zaman yüksek ilişki göstermektedir. 100m koşu sırasında birinci ve ikinci 50 m zaman farkları sprintte devamlılığın göstergesidir. Sprintte devamlılığın iyi olan sprintlerde 50 metreler arası farkların daha fazla olduğu gözlemlenmektedir. İkinci 50 metre zamanı, deparlanseli olması nedeniyle daha küçüktür. İkisi arasındaki farkın artması sprinte devamlılığın arttığının göstergesi olarak kabul edilmektedir. (Susanka ve ark 1896) (4)

 

SÜRATİN FİZYOLOJİK ÖZELLİKLERİ

Sürat, biokimyasal olarak acil enerji kaynağını oluşturan ATP – CP miktarının sinirden gelen uyarımlar etkisi ile yeniden oluşum hızına bağlıdır.

 

Hareketin kinematik özelliği belli zaman içerisinde yer değişikliği kas sisteminin kasılma hızıdır. Bu özelliğin genetik olması nedeniyle kasın hızlı çalışması yanında sürat antrenmanlarında kasın veya kas  gruplarının koordineli çalışmaları hedeflenmelidir. Kasların istenilen yüksek düzeyde çalışabilmesi ve hareketi tamamlayabilmesi kasların yeterli kuvvete sahip olması, kan dolaşım sisteminin kaslara yeterli oksijen temin etme ve artıkları dışarı atma kapasitesine sahip olmakla gerçekleşebilir. Tam yüklenme, tam dinlenme prensibiyle yapılan sürat çalışmaları günlük çalışma programındaki ısınma, esnetme ve gerdirme  hareketlerinden sonra yapılmalıdır. Sinir kas innervasyonu:

 

Kaslara uyarı getiren sinir liflerine alfa - motor oranları denir. Kaslar miyelinle ve kalın alfa - motor  noron aksonları ile innerve edilirler. Aksonların miyenlinle ve kalın olmaları  iletişim hızını yükseltme görevini sağlarlar. Aksonlar kasa yaklaştıklarında miyelin kılıfını kaybederler ve birçok dallara ayrılırlar. (Şekil 1)

Sinir kas bağlantılarında iletim kimyasaldır. Bir sinir impulsu nöromuscular bağlantıya ulaştığında akson terminali yüzlerce asetilkolin vasikulunu sınaps aralığına bırakır. Sinir son uçlarında asetilkolin vesikuları olarak depolanır. Uyarılabilen iki hücre arasında bir sinyali birinden diğerine iletebilen özellik sinapstır. Ancak kas liflerinin 1dk. Süreci yüzlerce frekanslarda uyarılmaları  her impuls sonunda serbestleyen asetillin ve vesikullerin sayısını azaltacağından iletişim yetersiz hale gelir, bu nedenle kas yeterince uyarılmaz. Çalışmaya bir süre ara verilince iletişim için gerekli transmitter hızla sentezlenir.

 

 

Kas yapısı:

 

İnsan iskeletin meydana getiren bütün kas fibrilleri temel de aynı prensipler dahilinde çalışmalarına karşın bazıları fizyolojik ve metabolik potansiyel olarak değişik ortamlarda daha iyi çalışma yeteneğine sahiptirler. Daha iyi anaerobik  kapasiteye sahip kas tipine Fast- twich (FT) hızlı kasılan kas lifleri, daha üstün aerobik kapasiteye sahip kas tipine de slow twich (ST) yavaş kasılan kas tipleri denilir. (Şekil:2) İnsan vücudunda iskelet kasları her iki kas fibrillerinin ortak dağılımlarından oluşmaktadır. Ancak kaslardaki FT ve ST kas liflerinin dağılımı yüzde oranları değişiklik gösterir.

 

Daha fazla FT kas lifi yüzde oranın sahip bulunan sporcular kısa zamanda daha büyük kuvvet oluşturmaktadırlar. Çünkü FT hızlı kasılan kas liflerinin maksimal gerilim meydana getirme süresi ST kas liflerine oranla 1/3 daha yüksektir. Buna mukabil metabolizmalarının anaerobik oluşu laktak asit birikimine neden olduğundan çabuk yorulan kas tipleridir. Bu tip kaslar genel sürat, çabuk ve patlayıcı kuvvet özelliklerini gerektiren çalışmalarda görev yaparlar.

 

ST yavaş kasılan kas liflerinin kuvvet oluşumunda katkısı FT liflerine oranla daha az, buna mukabil aralarında daha fazla kılcal damar ağı dolaşan ve daha az yorulan liflerdir. Yüksek oranda myoglobin oranına sahip oldukları için daha uzun çalışma yeteneğine sahiptirler.

 

SÜRECEK

 

Yayına Hazırlayan : M. Oktay DÜZ